Osmanlı Devleti ilim ve Teknoloji. Türk Bilim ve İcad Adamları
Bilim, evrenin, olayların ve olguların tümünü ya da bir kısmını konu edinip gözlem ve deneyle olay ve olgular arasındaki ilişki bulma çabasıdır.
Osmanlılarda bilim, Nakli Bilimler (Fıkıh, Kelam, Tefsir, Hadis) ve Akli Bilimler (Astronomi, Matematik, Mantık, Tıp, Coğrafya vb.) olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.
Osmanlı Devleti, bu iki bilim dalını da medreselerde okutarak, her iki dalda büyük bilim adamları yetiştirmiştir.
Bu anlamda Osmanlıda ilk medrese Orhan Gazi Dönemi’nde açılan İznik Medresesi’dir.
★ İlk tıp medresesi Yıldırım Bayezit tarafından Bursa’da kuruldu.
★ Sınırların genişlemesiyle Bursa ve Edirne’de yeni medreseler açıldı.
Bu dönemde yetişen bilim adamlarından;
✱ Molla Fenari: Mantık
✱ Kadızade-i Rumi: Matematik, Astronomi
✱ Celalettin Hızır: Tıp
✱ Ahmedi: Tıp
ön plana çıkanlardır.
★ Yükselme döneminde Fatih’in bilim adamlarını koruması, her dinden bilim adamlarına değer vermesi, kendisinin bilim ile yakından ilgilenmesi, Sahnıseman Medreseleri’ni kurması İstanbul’u bir kültür merkezi olma konumuna çıkarmış ve bilimsel çalışmaların önünü açmıştır. Aynı zamanda bu dönemde orijinal eserlerin yazılmasına, Osmanlı düşüncesinin Batı kültürü ile temasa geçmesine önem verilmiştir.
★ Bu Dönemde İstanbul’a gelen Ali Kuşçu, medresedeki bilimsel çalışmaları ve verdiği derslerle, Mirim Çelebi, Hoca Sinan Paşa ve Molla Lütfi gibi büyük bilginleri yetiştirdi.
★ Kanuni döneminin en önemli gelişmesi ise, Mimar Sinan’a yaptırılan Süleymaniye Camisi ve Medreseleri oldu. Ayrıca bu külliye de bir de tıp medresesi açıldı.
XV. XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Etkili Olan Bilim İnsanları
– Sabuncuoğlu Şerafettin (1386 – 1470) Fatih Döneminde yaşayan Sabuncuoğlu, Amasya daruşşifasında hekimlik yapmıştır. Plastik cerrahininde babası sayılan Sabuncuoğlu eserlerinde hasta tedavi metotları üzerinde durmuştur. En önemli eserleri; Mücerrebname ve Kitabü’l Cerrahiyyetü’l – Haniyye’dir.
– Kadızade-i Rumi (1337 – 1421) İlk eğitimini Bursa’da alan Kadızade daha sonra Horasan ve Maveraünnehir’de eğitimine devam etmiştir. Uluğ Bey’in kurduğu medresede müderrislik, rasathanede müdürlük yapan Rumi, astronomi ve matematik alanında eserler vermiştir. Ali Kuşçu, Fethullah Şirvani, Uluğ Bey öğrencileri arasındadır.
– Ebussuud Efendi (1490 – 1574) Otuz yıl şeyhülislamlık yapan Ebussuud Efendi, Kanuni’nin oluşturduğu kanunların hazırlanmasında etkili oldu. Daha çok tefsir, fıkıh, hadis gibi ilim dallarında eser vermiştir.
– Altuncuzade Fatih Dönemi’nde yaşayan bilim adamı özellikle üroloji “İdrar yolları” hastalıkları üzerinde çalışmalar yapmıştır.
Osmanlı-Türk Mucid, Kaşif, Alim ve Bilginleri Kimlerdir?
ALİ KUŞÇU
Ünlü bir Türk bilginidir. Semerkantlıdır. Babası, Türkistan ve Maveraünnehir emiri, aynı zamanda çağın büyük astronomi bilgini olan Uluğ Bey’in doğancıbaşısı Mehmet’tir. Ali, babasının görevinden dolayı, Kuşçu lâkabıyla tanınmıştır. İlk öğrenimini Semerkant’ta yaptıktan sonra, Bursalı Kadızade-i Rumi’den ve Uluğ Bey’in kendisinden matematik, astronomi dersleri almıştır.
Bir ara, Uluğ Bey’den gizli olarak Kirman’a da gitmiş, oradaki tanınmış bilginlerden dersler almıştır. Sonra da, “Risalât-ı Hakk-ı Eşkâl-i Kamer” (Ay’ın Toprak Şekillerine Dair Risaleler) adında bir kitap yazmıştır. Ali Kuşçu, Uluğ Bey’in Semerkant’ta yaptırmış olduğu rasathaneyi bir süre yönetmiştir.
Sonra, bir süre için Tebriz’e giderek, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın hizmetine girmiş, böylece de Fatih Sultan Mehmet’in yanına elçi olarak gönderilmiştir. Ali Kuşçu, bu görevi sırasında Fatih’in sevgi ve saygısını kazanmayı başarmıştır. Elçilik görevini bitirdikten sonra da, verdiği sözü tutarak, İstanbul’a gelmiştir. Burada müderrislik etmeye başlayarak, birçok öğrenci yetiştirmiş, eserler vermiştir. “Risalet-ül-Fethiye”, “Risaletülmuhammediye”, “Şerhitecrit” gibi eserleri vardır.
– Piri Reis (1475 – 1555)
Osmanlı Donanması’nda kaptanıderyalık yapan Piri Reis Kitab-ı Bahriye adlı eserinde Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu hakkında bilgiler vermektedir. Ayrıca bu eserde Amerika’nın keşfinden ve dünyanın yuvarlaklığından bahsetmiştir.
– Seydi Ali Reis (1498 – 1563)
Osmanlı Denizcisi olan Seydi Ali Reis Hint deniz seferlerine katılmıştır. Bu seferde gördüklerini Mir’atü’l – Memalik adlı eserde anlatmıştır. Kitabü’l- Muhit adlı eserinde ise yön tayini, büyük fırtınalar, limanlar, rüzgarlar, zaman hesabı gibi denizcilikle ilgili bilgilere yer vermiştir.
– Takiyüddin Mehmet (1525 – 1585)
Osmanlı Devleti’nde ilk rasathaneyi kuran bilim adamıdır. Astronomi, matematik ve mühendislik alanında çalışmalar yapmıştır.
– Katip Çelebi (1608 – 1656)
Tarih, coğrafya ve bibliyografya alanında çalışmalar yapmıştır. 1656 yılında yazdığı eserinde Osmanlı Devleti’nde ıslahat yollarını gösterdi. Yirmiye yakın eseri olan Çelebi’nin Keşf’üz – Zünun adlı eseri bir büyük bibliyografya özelliği gösterirken Cihannüma adlı eseri ise çeşitli ülkelerle ilgili bilgiler içermektedir.
– Hezarfen Ahmet Çelebi (XVII. yüzyıl)
17. yüzyılda yaşayan Hezarfen, kendinden önce uçuş denemeleri yapan bilim adamlarının çalışmalarını inceleyerek IV. Murat’ın huzurunda Galata Kulesi’nden atlayarak Boğaz’ı geçip Üsküdar’a inmiştir.
Bu olay insanlık tarihinin ilk uçuşudur.
Evliya Çelebi (1611 – 1682)
17. yüzyılda yaşayan Evliya Çelebi, hayatı boyunca başta Osmanlı coğrafyası olmak üzere birçok ülkeyi gezmiştir. Gezdiği yerlerin coğrafi özelliklerini, tarihini, idari yapısını, gelenek ve göreneklerini 10 ciltlik “Seyehatname” adlı eserinde toplamıştır.
Koçi Bey (XVII. yüzyıl)
Bir devlet adamı olan Koçi Bey, Osmanlı Devleti’nin duraklamasının sebepleri ve çareleriyle ilgili IV. Murat’a sunduğu raporlarla ünlüdür.
Humbaracı Ahmet Paşa (1675 – 1747)
Asıl adı Kont de Bonneval’dır. Bir Fransız subayı olan Humbaracı Ahmet Paşa sığındığı Osmanlı Devleti’nde Humbaracı Ocağı’nı ıslah etmekle görevlendirildi. Kendisi modern manada topçu okulunun kurulmasında etkili olmuş ve okulda topçu subaylarına matematik dersleri vermiştir.
İLK FÜZE İLE UÇUŞ: LÂGARİ HASAN ÇELEBİ
Lâgari Hasan Çelebi, IV. Murat Han’ın kızı Kaya Sultan’ın doğduğu gece (1633) yapılan şenliklerde büyük bir hüner gösterdi. 50 okka barut macunundan yedi kollu bir fişek imal etmişti. Gerçekte ilkel bir füze karşısında olduğumuz anlaşılır ki, Fatih de İstanbul’un fethinde zaten ilkel füzeler kullanmıştır. Eski Çin’de de vardı. Hasan Çelebi, belki ilkel bir uzay gemisi yapmıştı. Padişahın huzurunda Sarayburnu’nda bu füzeye bindi.
Öğrencileri füzeyi ateşlediler.
Çelebi, Sultan Murat’a: “Padişahım, seni Allah’a ısmarladım. Semaya Hz. İsa ile konuşmaya gidiyorum!” dedi. Nükteyi çok seven hakan, kahkahayla güldü. Füze gökyüzüne fırladı. Yol alırken her kademede bir fişek patlayarak düşüyor ve çevreyi aydınlatıyordu.
Barutu tükenince alçalmaya başladı. (Belki bir balon düzeni yapılmıştır.) Kartal kanadı takmış olan Hasan Çelebi, Sinan Paşa Köşkü’nün açığında denize düştü. Çıkardılar. Yarı çıplak olarak padişahın huzuruna getirdiler.
Yer öptü. “Padişahım”, dedi; “Hz. İsa sana selâm söyledi.” (İslâm itikadına göre Hz. İsa çarmıha gerilecekken Allah onu göğe çekmiş, çarmıhta bir benzeri öldürülmüştür.)
Sultan Murat tebbessüm buyurdu. Çelebi’ye günde yetmiş akçe maaş bağladı. Kırım Hanı Selamet Giray, bu hüner ehli adamı Kırım’a sarayına davet etti. Kırım’da öldü.
Ahmet Cevdet Paşa (1822 – 1895)
Bir devlet adamı olan Ahmet Cevdet Paşa, Osmanlı Devleti’nde tarihçi ve hukukçu yönüylede ön plana çıkmıştır.
Osmanlı hukuk kitabı diyeceğimiz Mecelle’nin hazırlanmasında komisyon başkanlığı yaptı. Tarihi cevdet adlı eserinde Osmanlının son dönem tarihini, Kısasıenbiya adlı eserinde ise peygamberlerin hayatı, halifeler dönemi ve II. Murat’a kadar Osmanlı tarihinden bahsetti.
NOT :
Osmanlı Devleti’nde bilimsel alanda önemli gelişmeler yaşanırken Avrupa’da Kopernik (1473 – 1543) Dünya’nın kendi ekseni ve Güneş etrafında döndüğü gerçeğini Hristiyan taassubundan dolayı gizliyordu. İtalyan Galile (1564 – 1642) düşüncelerinden dolayı Engizisyon Mahkemeleri’nde yargılanıyordu.
Bir başka İtalyan bilim adamı. Bruno Güneş Sistemleri ile ilgili görüşlerinden dolayı Roma Engizisyon Mahkemesi’nce idam edildi.