Sultan III. Selim’in Tahttan İndirilişi ve Nizam-ı Cedit Devrinin Sona Ermesi
Nizam-ı Cedit döneminde gerçekleşen yenileşme hareketlerinin de çok az destekçisi vardı. Ulemanın çoğunluğu tepki gösteriyordu. Yenileşme hareketlerinde padişaha destek veren Sadrazam ve şeyhülislamlar bile bu işe dört elle sarılmıyordu.
Avrupa’ya gönderilen elçiler bile, bu yenileşme hareketlerine gereken desteği vermiyordu ve hatta şüphe ile bakanlar bile vardı. Örneğin Paris elçisi Halet Efendi, Paris’ten olumlu izlenimler aktarmamıştı. Dış siyasette de başarısız olunması, özellikle Osmanlı halkının nefret ettiği düşman ülke, Rusya ile ittifak anlaşması yapılması halkın tepkisini çekmişti. Tepkiler, ülkede isyanlara dönüştü.
İsyanlar karşısında devlet, gerekli tedbirleri alamıyordu. Bazı bölgelerde yerel yönetici ayanlar kendi devletlerini kurma çabasına giriştiler. Ulema, bütün kötü gelişmelerin sebebi olarak Nizam-Cedit’i gösteriyordu.
Nizam-ı Cedit aleyhtarlarının tepkileri, “padişahın kafirlerin yaşam tarzını imparatorluğa sokmaya çalıştığı, askerlere setre pantolon giydirerek imanlarına halel getirdiği, kendisine kafir Avrupalıları danışman olarak seçmesinden dolayı Tanrının Osmanlıları cezalandıracağı ve artık padişahın Kutsal Toprakların hizmetkarlığına (Hadim’ül Haremeyn) yakışmadığı” şeklinde dile getiriliyordu.
Ülkede gelişen huzursuzluklar, padişah III. Selim’in tahttan indirileceğinin işaretlerini veriyordu. Bütün bunların yanında Osmanlı Devleti’nin Mısır’ı işgal eden Fransa ile uzlaşması, İngiltere’nin tepkisini çekmiş ve İngiliz donanması İstanbul önlerine gelmişti. İngilizler, donanmalarının İstanbul önlerine kadar gelmesini masum göstermek için, III. Selim ’in yeniçerileri kaldırmak için Rusya ve İngiltere ile anlaştığı, o yüzden donanmanın İstanbul önlerine geldiği söylentisini yaymıştı.
Söylentilerde, İngiliz donanması, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasında ve onun yerine Nizam-ı Cedit’in hizmete sokulmasında padişaha yardımcı olacaktı. Zaten, İstanbul’da bulunan yabancı devletlerin elçilikleri kendi ülke siyasetleri doğrultusunda Padişah hakkında veya ülkenin genel siyaseti ile ilgili söylentiler yayıp ortalığı karıştırıyorlardı.
Bu durum yeniliklere karşı tutucu çevrelere istedikleri fırsatı yaratıyordu. Nizam-ı Cedit döneminin ve III. Selim ’in sonunu hazırlayan gelişmeler, 1806’da bazı devlet adamları ve ulemanın Yeniçeri Ocağı’nı kışkırtmasıyla başladı. Bu tepkiyi, 1807’de İstanbul’da bulunan aleyhtarların, Nizam-ı Cedit’i kaldırmak için harekete geçmeleri izledi.
İlk olarak Boğaz Yamakları’nı kışkırttılar. Yamaklar, içlerinden Kabakçı Mustafa’yı temsilci seçtiler. Kabakçı Mustafa, İstanbul ahalisine Nizam-ı Cedit belasını kaldırmak istediğini söyleyerek taraftar toplamaya çalıştı. Topçu ve Cebeci ocakları da Kabakçıya katıldı.
Aleyhtarlardan Sadaret Kaymakamı Köse Musa Paşa, ikili oynayarak padişaha bunun sönük bir hareket olduğunu ve tedbir almaya gerek olmadığını söyledi. Öte yandan, yeniçerileri destekledi. Asiler, Et Meydanı’nda toplandılar ve Nizam-ı Cedit’in kaldırılmasını istediler. Padişah çevresinde güvenecek kimse bulamayınca, bir hatt-ı hümayunla Nizam-ı Cedit’in kaldırıldığını duyurdu. Bu arada asiler, III. Selim’in yenilikçi kadrosunda olanların kendilerine verilmesini istediler. Padişah zorla da olsa bunu kabul etti. Asiler, bu kişileri öldürdüler ve padişah III. Selim’in yerine Şehzade Mustafa’nın tahta çıkmasını istediler. III. Selim bu isteği de kabul etti ve tahttan çekildi. Yerine Şehzade Mustafa, IV. Mustafa olarak tahta çıktı. Böylece bir yenileşme hareketi daha tepkiyle sona eriyordu.
IV.Mustafa, 1807-1808 yılları arasında çok az bir süre tahta kalabildi. Tahtta bulunduğu kısa sürede asiler her isteğini yerine getirdi. Asilerin varlığı, yenilik taraftarlarını örgütlenmeye itti. Bu örgütlenme, Padişah III. Selim ‘i destekleyen Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa’nın etrafında gerçekleşti. Alemdar ve diğer yenilikçiler kendilerine destek verecek kimselerle temasa geçtiler.
Hatta, Sadrazamın da güvenini kazandılar. Alemdar ‘ın adamlarından Pınarhisar Ayanı Hacı Ali Ağa, İstanbul’a gelerek Kabakçı Mustafa’yı öldürdü. Kabakçı’nın ölümü asileri başsız bıraktığı için isyan bir ölçüde önlenmiş oldu. Bu arada, Alemdar ordusuyla İstanbul’a geldi. İsyanlara katılmış asiler de öldürüldü, ulemalardan bazıları sürgüne gönderildi. Asayişi sağlayan Alemdar’ın bu girişimleri, Sadrazamı ve diğer yöneticileri rahatsız etti ve İstanbul’dan gitmesi istendi.
O da gitmeyip 28 Temmuz 1808’de Bab-ı Ali’yi bastı. Sadaret mührünü Sadrazam’dan aldı. III. Selim ’i tahta geri getirmek gerektiğini söyledi. Sultan Mustafa tahttan çekilmek istemedi ve kendisine rakip olan III. Selim ve Şehzade Mahmut’un öldürülmesini emretti ve III. Selim Harem Dairesi’nde ibadet yaparken öldürüldü. Şehzade Mahmut da cariyeler ve hizmetkarlar tarafından Sarayın damına çıkarılarak kurtarıldı.
Bu olayın ardından, IV. Mustafa tahttan indirilip yerine Şehzade Mahmut, II.Mahmut olarak tahtta çıkarıldı. Alemdar Mustafa Paşa da Sadrazam oldu. Alemdar, yeniçerilerin isyanını bastırmada kendisine yardımcı olanları önemli görevlere getirdi. Asiler öldürüldü, Boğaz Yamakları Ocağı kaldırıldı. İstanbul’da otorite sağlandı.
Alemdar Mustafa Paşa sadareti üslenerek, III. Selim’in başlattığı ıslahatları devam ettirmeye çalıştı. Nizâm-ı Cedit’i, Sekbân-ı Cedit adı ile yeniden canlandırdı. Ancak ulemayı ve yeniçerileri memnun edemeyen Alemdar Mustafa Paşa`da, 1809’da çıkan bir isyanda öldürüldü.
II. Mahmut, Osmanlı Tarihi’nde çöküş döneminde, imparatorluğu kurtarmak için önemli reformlar yaptı ve Tanzimat Dönemi (Yenileşme Dönemi) nin adımlarını attı. Radikal kararlarıyla Osmanlı toplumunun sosyal yaşamında dönüşümler gerçekleştirmeye çalıştı. Ancak, alınan kararlar ve yapılan ıslahatlar, Osmanlı Devleti’ni çöküntüden kurtaramadı, sadece bu süreci yavaşlattı.