Alemdar Mustafa Paşa (1755, Hotin – 15 Kasım 1808, İstanbul), II. Mahmud saltanatında 29 Temmuz 1808 – 15 Kasım 1808 tarihleri arasında üç ay on sekiz gün baş Vezirlik yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
Ruslarla imzalanan bir ateşkes anlaşması yapılmıştı ama Silistre’de ordugahta bulunan “ordu” içinde yeniçeriler karışıklık çıkardılar. O kış için ordu niteliği kalmamış olan Osmanlı birlikleri başlarında Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem Çelebi Mehmet Paşa olmak üzere Edirne’ye döndüler.
Rumeli’de efektif devlet gücü 15,000’den fazla silahlı ve eğitimli Rusçuk milis askerine komuta eden Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa elinde idi. İstanbul’dan kaçan eski Nizam-ı Cedid askerleri ve siyasiler ona sığınmışlardı. Bunlara arasında siyasi alanda ileri gelenler “Rusçuk Yaranı” adı verilen bir cemiyet kurmuşlardı. Bu gruba dahil olan eski sadrazam kethudası Refik Efendi İstanbul’a gelip padişaha yakın kişilerle görüşüp sonra’da şahsen padişah IV. Mustafa huzuruna çıkıp Alemdar Mustafa Paşa’nın padişaha bağlığını sunmak için İstanbul’a gelmesi için izin istedi. Ama bu izin verilmedi. Refik Efendi reisülkitaplığa tayin edilip Edirne’de bulunan Sadrazam Çelebi Mehmet Paşa yanına gönderildi.
1808’de “Rusçuk Yaranı” çabalarıyla Alemdar Mustafa Paşa Rusçuk milis ordusuyla ortalığı fazla karıştırmadan Edirne’ye geldi. Sadrazam Çelebi Mustafa Paşa ve yanında ordu kalıntıları ile burada ordugahta bulunmaktaydı. Sadrazam Çelebi Mustafa Paşa da Alemdar’a katildi.
İstanbul’a giden yollar kapatıldı. 13 Temmuz’da Pınarhisar ayanı Uzun Ali Ağa emrinde milislere bağlı olan 300 süvari ile harekete geçip Rumelifeneri kalesinde oturmakta olan Kabakçı Mustafa üzerine yürüdü. Orada Kabakçı Mustafa hiç tedbirsiz ve habersiz olarak yakalanıp hemen öldürüldü. Milisler kaleyi ellerine geçirdiler. Fakat buna karşı Boğaz yamakları diğer kalelerinden getirdikleri toplarla karşı hücuma geçtiler. 14 Temmuz’da Rumelifeneri’nde çok şiddetli bir çarpışma başladı. Bu dört gün sürdü. Sonunda yenilgiye uğrayan yamaklar Rumelifeneri, Rumelikavağı, Sarıyer ve Yeniköy semtlerini yakıp yıkıp çekildiler ve bazıları kayıkla kaçmayı başardı. Bu çarpışma sonunda 300 kadar yamak ve 13 milis asker öldü.
IV. Mustafa hazine vekili Nezir Ağa’yı Edirne’ye gönderip sadrazamı ve orduyu İstanbul’a çağırdı. Sadrazam Çelebi Mehmet Paşa orduyla gelmekte iken kendi milis kuvvetleri ile Alemdar Mehmet Paşa’da onunla beraberdi. İstanbul’dan gelen devlet erkanı sadrazam ve Alemdar Mustafa’yı İncirli’de karşıladı. Padişah IV. Mustafa orduda bulunan Sancak-ı Şerif’i karşılamak üzere İncirli ile Davutpaşa arasında Kırkavak mevkine gelmişti. Orada sadrazam ve Alemdar’ı huzuruna çağırıp onlarla görüştü. Sonra 19 Temmuz günü Alemdar Mustafa Paşa milisleri Çırpıcı Çayırına kamp kurdular. Sadrazam ise askerleri kışlalarına göndererek İstanbul’a konağına yerleşti. 21 Temmuz günü Alemdar’ın Rusçuk milisleri Alay Köşkü önünde IV. Mustafa’ya alay gösterildi. IV. Mustafa bundan sonra hemen Alemdar’ı sadık bir vezir olarak kabul eden ve onun tüm Balkanlarda Edirnekapı’dan Tuna boylarına kadar devlet temsilcisi ve serdarı olduğunu ilan eden bir hattı-hümayun hazırlayıp ona gönderdi.
Ama 28 Temmuz 1808 günü Alemdar Mustafa Paşa Rusçuk milis kuvvetlerinden tüfekli Kırcalı askeri ile İstanbul’a girip Babıali’ye baskın yaptı. O sırada kıyafet değiştirip İstanbul’u tebdile çıkmış olan IV. Mustafa acele saraya döndü. Sadrazam Çelebi Mustafa Paşa’dan sadaret mühr-ü alındı ve hala serdar olduğu için ordugaha gönderildi.
Alemdar Mustafa Paşa milis birliklerinden müfrezeleri İstanbul’un her tarafına yerleştirdikten sonra 5-6 bin Kırcalı askeri ile Topkapı Sarayı’nı bastı. Devlet erkanı saraya çağrıldı Alemdar Mustafa Paşa, birlikleri ile Orta Kapı’dan girip, Akağalar Kapısı önündeki namazgaha oturdu. Sadaret mührünü oraya gelen silahtar ağaya teslim etti. Daha önce gelip saraya girmiş ve orada bulunan IV. Mustafa ile müşavere etmiş olan Şeyhülislam ve kızlar ağası ona çıkıp padişahın kendini sadrazam tayin etmek istediğini bildirdiler.
Alemdar sabık padişah III. Selim’le görüşmek istediğini ve onun haremden dışarı çıkarılmasını istediğini söyledi. Şeyhülislam ve kızlar ağası tekrar hareme girdiler. Uzun bir müddet sonra kızlar ağası çıkıp III. Selim’in çıkmak istemediği haberini getirdi. Ama Alemdar ona III. Selim’i padişah yapmak istediğini açıkladı ve IV. Mustafa’nın kendi rahatına bakmasını istediğini söyledi. Kızlar ağası tekrar içeri girdi ve akağalar harem kapılarını kapadılar. IV. Mustafa tahttan inmeye yanaşmamaktaydı ve maiyetindekilerin tavsiyelerine uyarak III. Selim’in ve kardeşi Şehzade Mahmut’un bulunarak idam edilmelerini emretti.
Böylece padişahlık hakkı olan yaşan tek Osmanoğlu hanedanı mensubu olacağını ve tahtta indirilemeyeceğini ummaktaydı. Bostancılar başlarında Başçuhadar Abdulfettah, Hazine kethüdası Ebe Selim, Hazine Vekili Nezir, Tebdil Hasekisi Hacı Ali ve Bostancı Deli Mustafa, III. Selim’in kaldığı daireye gittiler. Orada sabık sultanı görüp başını kılıç darbeleriyle ikiye yarıp öldürdüler. Anber Ağa ve cariyeler Şehzade Mahmut’u kaçırıp sakladılar. Alemdar, Babüssade kapısını kırdırmaya başlayınca akağalar korkup kapıyı açtılar. Alemdar, hareme girdi ve Arz Odası önünde tahta yeniden geçirmek istediği III. Selim’i beklerken onun ölüsü ile karşılaştı. Şehzade Mahmut bulunup getirildiği zaman hemen yeni padişah olarak ona biat etti ve cülus töreni hazırlandı.
IV. Mustafa ise Bağdat Köşkü’nde tahttan inmediğini iddia edip bağırıp çağırmaktaydı. O, saray erkanı tarafından yatıştırılıp Harem;de kafes dairesine götürüldü. III. Selim’in katilleri yakalanıp önce fırın mahbesinde tutuklandılar ve sonra hepsi idam edildi.