Müzik Dinlemenin Hastalıklar Üzerindeki Olumlu Etkilerini Biliyor muydunuz?
Her elektromanyetik alan bir notaya tekabül ediyor. Bu aslında müzikle beden ilişkisi hakkında çok temel bir bilgi veriyor. Müziğin frekanslarının bedenin frekanslarının uyumlanması birçok problemin çözümü olabilir.
Enerjinin biçimleri olduğunu biliyoruz. Isı, elektrik, ses, ışık vb. göremediğimiz ama hissettiğimiz, bazen de hissedemediğimiz enerji bantları kendi dalga boyu penceremizden beynimize ulaşır. İlgili duyu organı tarafından elektrik enerjisine dönüştürülür. İnsan beyninde, “müziği takdir yeteneği” olduğu, bebekler üzerinde yapılan deneylerle doğrulandı. Müziği, beyinde mutluluk, neşe, elem, öfke, nefret gibi duygu alanlarını tetikleyen bir enerji olarak tanımlamak doğru olur.
TÜRK MÜZİĞİ MAKAMLARININ RUHA ETKİLERİ ÜNLÜ FİLOZOF FARABİ’YE GÖRE ŞÖYLE SINIFLANDIRILMIŞTIR
Rast Makamı: İnsana sefa (neşe-huzur) verir.
Rehavi Makamı: İnsana beka (sonsuzluk fikri) verir.
Kuçek Makamı: İnsana umut verir.
Büzürk Makamı: İnsana cesaret verir.
Isfahan Makamı: İnsana hareket kabiliyeti, güven hissi verir.
Neva Makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.
Uşşak Makamı: İnsana gülme hissi verir.
Zirgüle Makamı: İnsana uyku verir.
Saba Makamı: İnsana kuvvet verir.
Buselik Makamı: İnsana kudret verir.
Hüseyni Makamı: İnsana sükunet, rahatlık verir.
Hicaz Makamı: İnsana tevazu (alçakgönüllülük) verir.
FARABİ AYRICA TÜRK MÜZİĞİ MAKAMLARININ ZAMAN GÖRE PSİKOLOJİK ETKİLERİNİ SINIFLANDIRMIŞTI
Hüseyni Makamı: sabahleyin etkili
Rast Makamı: güneş iki mızrak boyu iken etkili
Buselik Makamı: kuşluk vaktinde etkili
Zirgüle Makamı: öğleye doğru etkili
Uşşak Makamı: öğle vakti etkili
Hicaz Makamı: ikindi vakti etkili
Irak Makamı: akşamüstü etkili
Isfahan Makamı: gün batarken etkili
Neva Makamı: akşam vakti etkili
Büzürk Makamı: yatsıdan sonra etkili
Zirefkend Makamı: uyku zamanı etkili
MAKAMLAR VE HASTALIKLAR…
Aslında müzik ile bedenin frekanslarının ilişkisi çok eski bir bilgi ve bizim kültürümüzde de var. Türk müziğinde kullanılan makamların tedavi edici etkisi bugün dünyada bile tam olarak bilinmemektedir.
Farabi’ye göre makamlar ve hastalılar arasında da yakından bir bağlantı vardır:
Rast Makamı: Kemiklere ve beyine etkili. Fazla uyumayı engeller. Nabzın yükselmesine yardımcı olur. Özellikle çocuk bünyesinde nem hakim olduğu için, bu nedenle oluşan dengesizlikleri düzeltir. Akıl hastalarına iyidir.
Irak Makamı: Menenjit, beyin ve akıl hastalarına faydalı. Omuz,kol ve ellere etkili. Lezzet verir, düşünme ve kavrama konusunda etkilidir. Korku gidericidir. Saldırganlığı önleyici ve nevrotik hastaları tedavi edici etkisi vardır.
Isfahan Makamı: Ateşli hatalıklardan vücudu koruyucu özelliği var. Ense,boyun, omuzlar ve sol dirsek için etkili. Güven hissi uyum sağlama, hareket yeteniği, zihin açıklığı, gönül yenileme, düzgünlük verme, zekayı açma ve hatıraları tazeleme özelliği vardır.
Zirefkend Makamı: Sırt, mafsal ağrılarına ve kulunca faydalıdır. Beyinle ilgili ağız çarpılmasına, kalp, ciğer, göğüs, kalça ve sağ omuza etkilidir.
Büzürk Makamı: Kulunç ve beyin hasarı ile ortaya çıkan şiddetli hastalıklara yararlıdır. Güç kazandırır. Boyun, boğaz, göğüs, ciğer, kalp ve böğür için etkilidir.
Zirgüle Makamı: Kalça eklemleri ve bacak içleri ile ilgisi bulunur. Kalp hastalıklarına menenjit ve beyin hastalıklarına etkilidir. Beyin hastalıkları ve ruh hastalıklarının tedavisi için mide ve karaciğer ateşini yok eder. 13. yüzyıldan önce hicaz makamından ayrılarak oluşmuştur. Hayal ve sırlar telkin eder, uyku verir, masal duygusu verir.
Rehavi Makamı: Sağ omuz, baş ağrıları, burun kanmaları, ağız çarpıklığı ve balgamdan gelen hastalıklara, akıl hastalarına faydalıdır.
Hüseyni Makamı: Kemikleri, beyni ve çocuk hastalıklarını tedavi edici etkisi vardır. Üro-jenital sisteme ve böbreklere etki gücü fazladır. Alçakgönüllülük duygusu verir. Düşük nabız atımını yükseltir ve göğüs bölgesi diğer önemli etki alanıdır.
Nihavent Makamı: Kan dolaşımı, karın bölgesi, kalça, uyluk ve bacak bölgelerine etkilidir. Kulunç, bel ağrısı ve tansiyon rahatsızlıklarına faydalıdır.
Neva Makamı: Göğsün sağ tarafına, böbreklere, omurilik, kalça ve uyluk bölgelerine etkisi vardır. Üzüntüyü giderir ve lezzet verir. Gönül okşayan makam adıyla bilinir.
Uşşak Makamı: Kalp, ayak rahatsızlıkları ile nikriz (damla) ağrılarına faydalıdır. Gülme, sevinç, kuvvet ve kahramanlık duyguları verir. Çocukları etkileyen yellerde ve erkeklerdeki ayak ağrılarında faydalıdır.
Acemaşiran Makamı: Kemiklere ve beyne etkilidir. Yaratıcılık duygusu ve ilham verir. Durgun düşünce ve duyguları canlandırır. Kadınlarda doğumu kolaylaştırır. Anne karnındaki çocuğun yanlış duruşlarının düzelmesine yardım eder. Ağrı giderici spazm çözücü özelliği vardır.
Segah Makamı: Şişmanlık, uykusuzluk, yüksek nabız, kalp, ciğer ve kas rahatsızlıklarına faydalıdır. Beyin nöronlarına etkisi vardır. Mistik duygular oluşturur.
Pentatonik Melodi: Pentatonik müzik, Asya kökenli Türk musikisinin en önemli karekteristik özelliğidir. Kendine güven ve kararlılık verir, rahatlık sağlar. Çocuklara, 9-10 yaşına kadar sadece pentatonik müzik dinletilmesi önerilir.
Beyin haritalama tekniği (PET) çalışmaları, ses, ritim, melodi, vurgu ve armoninin, beynin sağ yarım küresinde; frekans ve ses şiddetindeki değişmelerle birlikte müzikle ilgili düşünce kalıplarının beynin sol yarım küresinde kaydedildiğini gösteriyor. Diğer taraftan korku, öfke, keyif gibi etkiler duygusal bellek ve düzenleyici olan limbik sisteme işleniyor. Müzikle çok ilgilenenlerin beyninin orta kısmında köprü görevini gören corpuscallosum bölgesinin fazla gelişmiş olduğu ifade ediliyor.
MÜZİK ANNE KARNINDA BAŞLASIN…
Müzikle duygularını harekete geçirenler, limbik sistemi konuştururlar. Müzikle düşüncelerini harekete geçirenler, öğrenirken müziksel duygularını kullanarak, sol beyinlerini çalıştırırlar. Müzik kulağı iyi olanlar öncelikle sağ beyinlerini iyi kullanır. Günümüzde müziğin hastalıkların tedavisindeki etkisi artık yadsınamaz bir gerçeklik. Artık anne karnındaki bebeklere klasik müzik dinletiliyor. Yine özellikle kanser hastalarında klasik müziğin iyileştirici etkisine dair birçok çalışma yapılmış durumda.
Dolayısıyla frekans tedavisinde müziğin çok ayrı bir yeri var. Gelin hep birlikte müzik ile tedavinin kültürümüzdeki tarihçesine kısa bir göz atalım.
OSMANLI’DA VE ESKİ TÜRKLERDE MÜZİKLE TEDAVİ
Evrende her şey titreşir. Ses dalgalarının ritmik oluşumları müziği ortaya çıkarır. Aslında her varlık eylem yaparken bir ses çıkarır, yani hepimizin, her varlığın bir müziği vardır… Her varlık kendi müziğini evrene taşır.
Düşük frekanslı ses dalgaları, örneğin kuş cıvıltısı, suyun ve rüzgarın sesi gibi sesler insanın uyku esnasındaki beyin dalgalarına yakın dalgalar ürettiği için sakinleştirici etkilere sahiptir. Duyguları incelten ve gönlü yumuşatan müzik türleri, asırlardan beri tedavilerde kullanıldı. Birçok araştırma, depresyondan kansere, yüksek tansiyondan kronik ağrılara, disleksiden (öğrenme bozukluğu) akıl hastalıklarına, migrenden uyuşturucu madde bağımlılığına kadar geniş bir spekturumda müziğin tedavi edici etkisi olabildiğini gösterdi.
Geçmişte Anadolu’da Müzikle Tedavi Merkezleri Vardı
Geçmişte de Anadolu’da müzikle tedavi merkezleri vardı. Müzikle tedavi yöntemini en fazla uygulayanlar Selçuklular ve Osmanlı’ydı. Müzikle tedavi yöntemi Osmanlılar döneminde zirveye ulaştı. Başta Edirne olmak üzere Kayseri, Sivas, Amasya, Manisa ve Bursa’da tedavi merkezleri kuruldu. Sultan II. Beyazid’in Edirne’de 1488 yılında yaptırdığı darüşşifada, yani o dönemin hastanesinde hastaların su sesi ve müzikle tedavi edilmesini emrettiği bilinir. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde “ruh hastalarının nasıl müzikle tedavi edildiğini” yazar. Evliya Çelebi’nin anlattıklarına göre, darüşşifanın hekimbaşısı, hastalarına öncelikle çeşitli müzik makamları dinletip, kalp atışlarının hızlanmasına ya da yavaşlamasına bakarmış. Duruma göre uygun melodiyi belirleyip, sonra tedaviye başlarmış. Yine Çelebi, aynı eserde hafıza ve hatıraları güçlendirmede ısfahan; aşırı hareketli, heyecanlı hastaları sakinleştirmede rehavi; sıkıntılı,karamsar, durgun ve neşesiz hastalara da kuçi makamının iyi geldiğini belirtmiş.
Osmanlı’da Müzikle Tedavi Çok Popülerdi
Osmanlı’da müzikle tedavi parlak dönemler yaşamıştı. Sultan II. Beyazid Edirne’de 1488’de Mimar Hayrettin’e inşa ettirdiği külliyenin darüşşifa (akıl hastanesi) bölümünde hastaları müzikle tedavi ettiriyordu. İbn-i Sina, Razi, Farabi gibi Türk bilginlerinin öncülüğünü yaptığı müzikle terapi, günümüz modern tıbbına da ışık tuttu.
İbn-i Sina (980-1037), müziğin tıpta oynadığı rolü şöyle tanımlar: “Tedavinin en etkililerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek, onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.”
Baksılar ve Müzik…
Orta Asya’da Anadolu öncesi zamanda Baskı adı verilen Şaman müzisyenler tarafından, çeşitli hastalıklar için şifa çalışmaları yapıldı. Şam’da ki Nurettin Hastanesi’nde İbn-i Sina, müzikle akıl hastalığı tedavisi uyguladı. İbn-i Sina’nın etkileri Osmanlı devrinde de devam etti. Osmanlı saray hekimi Musa bin Hamun, diş sağlığı ve çocuk psikoloji hastalıklarını iyileştirmede müzikle tedavi yöntemini kullandı. Farabi de müzikle tedavi ile çok ilgilenen müzik adamlarının başında geliyordu. Onun müziğe ilişkin yaptığı sınıflandırmalar bugün hala kullanılıyor.
Günümüzde müzik ile tedavi…
1977’de Amerika müzikle tedaviyi bir bilim dalı olarak kabul etti. Müzik terapisi psikiyatri temelli hastalıklarda 1950’lerden bu yana etkin olarak kullanıldı. Farabi, Razi, İbn-i Sina ve Gevrekzade Hasan Efendi gibi Türk alimleri bu alanda çok önemli çalışmalara imza atmışlardır. Batı dünyası da 20. yy’ın ortalarında keşfettiği müzikle tedavi ya da terapiyi, alternatif tedavi yöntemi değil, geleneksek tıbba uygun ve kuralları kendisine has bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul etti. İlk olarak İkinci Dünya Savaşı’nda yaralanan askerlerin tedavisinde müzikten yararlanıldı. Ardından, 1947’de ABD’nin Michigan Devlet Hastanesi’nde müzik, tedavi programına alındı. Depresyon, şizofreni, zeka geriliği, alkol ve madde bağımlılığı ile mücadelede müzikle tedavi yöntemine başvuruldu. Yeni teknik ve pratik uygulama biçimleri geliştirildi. Amerikan Müzik Terapi Birliği 1997’de bir tanımlama yaparak son noktayı koydu: “Müzik terapisi, bazı bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan uzmanlık dalıdır.”
Bugün Batı’da hastane, klinik, gündüz bakımevi, okul, madde bağımlılığı merkezi gibi yerlerde 5.000’den fazla uzman, müzik terapisi uyguluyor. Şüphesiz, burada etkili olan temel faktör son yıllarda müzik ve beyin araştırmalarında elde edilen veriler. Müziğin özellikle serotonin, norepinefrin, dopamin, melatonin, kortizol, adrenalin, testosteron gibi, psikiyatrik hastalıkların oluşumunda etkili hormanlara; kan basıncı, solunum ritmi, solunum kalitesi, nabız sayısı gibi fizyolojik olaylara olumlu etki yaptığı artık bilinen bir gerçek