
Abdülbâkî Nâsır Dede
Daha sonraları aynı zamanda Nayî Osman Dede’nin de torunu olan, Mevlevî, neyzen, şâir, bestekâr ve müzikbilimci olan Şeyh Abdülbâkî Nâsır Dede, Yenikapı Mevlevîhanesi Şeyhi, Kütahyalı Ebûbekir Dede Efendi’nin (1705-1775) oğlu olarak 1765 yılında, İstanbul’da dünyaya gelmiş ve bütün hayatı Yenikapı Mevlevîhanesi’nde geçmiştir. Eğitimiyle ilk olarak babası ilgilenmiş, babasının ölümünden sonra Türk müziğinin en büyük üstâdlarından biri sayılan İsmâil Dede’nin yetişmesinde büyük katkısı bulunan, Yenikapı Mevlevîhanesi şeyhi olan ağabeyi Ali Nutkî Dede Efendi’nin (17621804) yanına gitmiştir. Ağabeyinin kardeşi Abdülbâki’nin eğitimi de önemli bir payı ve etkisi olduğu muhakkaktır.24
III. Selim zamanında, bizzat pâdişahın da öncülüğünü yapmış olduğu “Yenilik Akımı”na uyarak müzikte yeni makamlar ve bileşimler yapmak, usûller düzenlemek isteyen müzisyenlerin arasında katılmaktan kendini alamayan25 Abdülbâki Nâsır Dede; kendisinin yapmış olduğu beş adet yeni makamı (Dilâviz, Ruh-efzâ, Gülrûh, Dildâr, Hisar-Kürdî) ve yine kendisine ait 22 zamanlı “Şirîn” adını verdiği bir usûlü, “Tedkîk ü Tahkîk (İnceleme ve Gerçeği Araştıma)” başlıklı risâlesinde açıklamıştır.
Abdülbâkî Nâsır Dede; “Tahrîriyye” adlı eserinde, üzerinde birtakım yeni düzenlemeler yapmakla geliştirmiş olduğu ebced notası hakkında bilgi vererek dört eseri ebced notalama sistemi ile notaya almıştır. Bu dört eserden bir tanesi, III. Selim’in, kendi buluşu olan Sûz-i Dilârâ makamında bestelediği, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’ye ait ve III. selâmının başlangıç sözlerini:
“Mutrıba esrâr-ı mârâ bâz gû
Kıssa-yı can-fezârâ bâz gû”
beyitinin oluşturduğu Mevlevî Âyîni’dir.26
Abdülbâkî Nâsır Dede’nin uyguladığı ebced notasında; Yegâh perdesi ile Nevâ perdesi arasında bulunan ilk sekizlide onsekiz, Nevâ perdesinden Tiz Nevâya kadar olan ikinci sekizlide ise on yedi ses yer almaktadır. Bu notalama sisteminde de, daha öncekilerde kullanılan çeşitli sistemlerde olduğu gibi Yegâh-Tiz Hüseynî perdeleri arasında belirlenen iki oktavlık (sekizli) bir ses sahası esas alınmıştır.
Tablo 3: Abdülbâki Nâsır Dede’nin kullanmış olduğu Ebced notasındaki perdeler
Yegâh – Elif Dügâh- Ye-Elif Hüseynî – Kef-Elif
Tiz Çârgâh -Lâm-Elif
Pest Bayâtî – Noktasız Be Kürdî- Ye-Be Acem – Kef-Be Tiz Sabâ -Lâm-Elif
Pest Hisâr – Dâl Segâh – Ye-Cîm Evc – Kef-CîmTiz Hicâz –
Lâm-Cim
Aşîrân -Ayn Bûselik – Ye-Dâl Mâhûr – Kef-Dâl Tiz Nevâ -Lâm-Dâl
Acem Aşîrân-He Çârgâh – Ye-He Gerdâniye-Kef-He Tiz Bâyâtî -Lâm-He
Irak -Vâv Sabâ – Ye-Vâv Şehnâz – Kef-Vâv Tiz Hisâr -Lâm-Vâv
Geveşt – Ze Hicâz – Ye-Ze Muhayyer – Kef-Ze Tiz Hüseynî-Lâm-Ze
Rast -Hâ Nevâ – Hâ Sünbüle – Kef-Hâ
Şûrî – Tı Bayâtî – Ye-Tı Tiz Segâh-Kef-Tı
Zengüle -Ye Hisâr – Kef Tiz Bûselik – Lâm
Abdülbâkî Nâsır Dede, nota yazım sisteminde yeralan ilk on perdeyi göstermek için: Sırası ile Elif, Be (noktasız), Dâl, Ayn, He, Vâv, Ze, Hâ, Tı, Ye harflerini kullanmış, daha sonra gelen on perde
için ise, bunların başına bir “Ye” harfi eklemiştir. Örneğin; Yegâh’ın Elif, Yegâhtan on perde sonra gelen Dügâh’ın Ye-Elif’le gösterilmesi gibi. Daha sonraki on perdeyi ise yine ilk on harfin başına “Kef” harfini getirerek, en sona kalan ve Tiz Hüseynîye dek olan perdeleri ise; başlarına “Lâm” harfi getirerek tespît etmiştir. (Bknz. Tablo-3) Ayrıca; Tiz Hüseynî perdesinden sonra yer alan diğer tiz perdeler, bir oktav (sekizli) pestte mevcut bulunanlara, 2 rakamı eklenmek sûretiyle gösterilebilmektedir.