Sultan 3. Selim’in Sanat Yaşamı ve Bestekarlığı

0
6246
Bestekar Osmanlı Padişahı Sultan III. Selim’in Kısaca Biyografisi (Özgeçmişi)

Osmanlı Sultanı 3. Selim’in Bestekarlığı, Şairliği, Hanende  ve Sanat Yaşamı

Osmanlı İmparatorluğu hanedanındaki bir kısım padişah ilme, musikiye, edebiyata ve birçok sanat alanına ilgi duymuş, bir kısmı da sadece ilgi duymayıp kendini sanatın içinde bulmuş, birbirinden kıymetli eserler bırakmıştır. Bunlardan hanedanın 28. padişahı olan Sultan III. Selim’in Türk musikisi bestekarları arasında apayrı bir yeri olduğu herkes tarafından bilinen bir husustur.

Sultan 3. Selim, genç yaşta hem devlet işleri için hazırlanmış, hem de sanat ile iştigal etmeye başlamıştır. Bu yıllar Kafes ardında geçirdiği yıllara tekabül etmektedir. Zira Selim, burada kaldığı müddetçe hem babasının gerçekleştirmek istediği yenilikleri, ileride kendisinin yapacağını planlıyor, hem de musiki ve edebiyatla uğraşmaya başlıyordu. Bu yıllar Selim’in musiki adına en verimli yıllarıdır.

Küçük formda ve büyük formlarda birçok eser bestelemiş, Arazbar-Baselik, Dilnevaz, Evcara, Gerdaniye-Kürdi, Hicazeyn, Hüzzam-ı Cedid, Isfahanek-i Cedid, Neva-Kürdi, Neva- Baselik, Pesendide, Rast-ı Cedid, Saz-i Dilara, Muhayyer- Sünbüle, Şevkefza, Şevk- u Tarab, Şevk-i Dil gibi pek çok makamı terkib etmiştir. Bu makamlardan kıymetli eserler bırakmıştır.

Verdiği eserlerle bu makamların canlılığını artırarak unutulmamasını da sağlamıştır. Şehzadeliği sırasında Kırımlı Kamil Efendi’den musiki talimine başlamış, bestekarlık gibi uzmanlık gerektiren tekniği, yine hocasından öğrenmiştir. Hatta Selim, saltanatı boyunca hocasını aynı görevinde bırakmış, padişahın II. imamı olarak saygı, itibar görmesini sağlamıştır. Selim bestekarlık eğitiminin yanı sıra dönemin ünlü tanbarsi Tanbari İsak’dan tanbar öğrenmiş ve birçok saz eseri bestelemiştir.

 Sultan 3. Selim’in Bestekarlığı, Şairliği, Hanende ve Sanat Yaşamı
Sultan 3. Selim’in Bestekarlığı, Şairliği, Hanende ve Sanat Yaşamı

Sultan 3. Selim tahtta kaldığı sürede hanedanlığın işlerinden vakit buldukça musikiyle ilgilenmiş, kafes ardında geçirdiği yıllardaki kadar yoğun olmasa da kıymetli eserler bestelemiştir. musiki ve sanat dallarındaki hamiliğini hiçbir zaman bırakmamış, birçok bestekarın yetişmesine vesile olmuştur ..

Mevlevi tarikatine mensup olan III. Selim, devlet işlerinin onca ağırlığına rağmen, Mevleviliğe ve Galib Dede’ye olan hayranlığı dolayısıyla, iki şeyh arasındaki sıkı dostluk hayli ilerler. Sık sık Galib Dede’yi ziyaret etmekte, ondan feyz almaktadır. Hatta Şeyh Galib, Galib Divanı’nda III. Selim için yazdığı 11 kasidesi, 24 tarihi, 1 terci-i bendi, bir şarkısı, 2 mesnevisi ve 6 beyiti bulunmaktadır. Buradan hareketle Galib’in Selim’e gösterdiği sevgi ve saygının son derece samimi olduğu anlaşılmaktadır .

Şeyh Galib, eserlerinde Selim’in genelde yenilikçi yönünü vurgulamış, onu ‘‘rah-ı nev’’yani taze can olarak nitelendirmiştir. Galib Dede’nin Sultan’a yazdığı kasideden iki beyit şöyledir

Şeh Selim Han ki dehri kırılmışdur Mevsim-i nev-bahar-veş handan Hızr irişdi bu devlete feyzi

Sebz olup sayesinde bağ-ı cihan

XIX. yüzyılda gelişen siyasi ve sosyal olaylar neticesinde Mevleviliğin en önemli merkezleri olan Mevlevihanelerde bestekarlar, kudümzenler, neyzenlerle beraber birçok musikişinas yetiştirmiş olan bu dergahlar, adeta bir konservatuvar niteliğini taşımıştır.

Sultan 3. Selim TUGRA, Arması Simgesi. 20. İslam halifesi ve 31. Osmanlı padişahı. Babası Sultan 3. Mustafa, Annesi Mihr-i Şah. Osmanoğulları soyu
Sultan 3. Selim TUGRA, Arması Simgesi. 20. İslam halifesi ve 31. Osmanlı padişahı. Babası Sultan 3. Mustafa,

Edebiyatta, sanatta ve musikide Türk kültür ve sanat hayatına katkı sağlayan, günümüzde bile hala etkinliklerini koruyan önemli simaların yetişmesine katkıda bulunan bu dergahların etkinliği, şüphesiz Osmanlı Sultanlarının desteği ve ilgisi sayesinde olduğu düşünüldüğünde, Sultan Selim’in bu konudaki bilinçli destek ve teşviklerinin gelecek nesillere atılan adımların bir göstergesi olduğu şüphesizdir.

İlhami mahlasıyla bir Divan tertip etmiştir. Halkın zevkine ve şiir anlayışına yönelerek, sade bir Türkçe ile şiirler yazmıştır.

Sultan 3. Selim Şiirlerinden birkaç örnek şöyledir;

Ey serv-i gülzar-ı vefa Niçin ettin bize cefa? Unutuldu, hayal oldu, Ettiğimiz zevk u safa

 

Gel gidelim, zevk edelim, Etme bana cevr ü cefa.

Ela gözler mestanedir, Aşıkına biganedir,

Bilmez misin benim halim? Bu tegafül cana nedir?

Gel gidelim, zevk edelim, Etme bana cevr ü cefa.

 

Kapıldım ben bir civane. Gül nihali, nar fidane, Sarılsam ince meyane, Gel etme cevr ü cefayı, Sürelim zevk u safayı.

Güzeldi taze edası, Kameti, serv-i balası, Gönlüme düşdü sevdası, Gel etme cevr ü cefayı, Sürelim zevk u safayı.

Görüldüğü üzere, örneklerini verdiğimiz şiirlerinde kullandığı dil, gayet sade ve samimi bir ifade ile yazılmıştır.

‘‘18. yüzyıl klasik şairlerinden Nedim, Şeyh Galip; 19. yüzyıl şairlerinden Enderunlu Vasıf, İzzet Molla gibi şairler, araz vezniyle yazdıkları gazellerinde halkın zevkini okşayan basit bir dil kullanmaya özen göstermişlerdir. Bu mahallileşme akımı ve milli zevke yöneliş, III. Selim, II. Mahmut gibi sultanların meyilleriyle uzun süre etkili olmuştur.’’ Bu da III. Selim’in sanata bakışı ile devlet işlerinin yönetimindeki yenilikçi hareketleri arasında bir paralellik olduğunun tezahürüdür. Bu tavır, musikide de kendini gösterir.

Sultan 3. Selim sarayda. 20. İslam halifesi ve 31. Osmanlı padişahı. Babası Sultan 3. Mustafa, Annesi Mihr-i Şah. Osmanoğulları soyu
Sultan 3. Selim sarayda. 20. İslam halifesi ve 31. Osmanlı padişahı. Babası Sultan 3. Mustafa, Osmanoğulları soyu

‘‘Sultan 3. Selim’in, saraya opera ve bale davet ettirip izlediği; köşk ve bahçe mimarisini yeniden yapılandırmak için Danimarka büyük elçisinin tavsiyesiyle Melling’i İstanbul’a getirttiği; sarayın bahçelerinde büyük elçilerin kızlarının dans gösterilerini seyrettiği; özellikle batılı tarzda danslardan çok hoşlandığı ve bu dansların müziklerinden de çok etkilendiği, dönemin Sırkatibi Ahmet Efendi tarafından kaleme alınan Razname’de belirtildiğinden’’ sözeden Beşiroğlu, III. Selim dönemi müzik faaliyetlerini, kendisinden önceki dönemlerde müzik faaliyetlerinin ana prensibini muhafaza etmekle beraber, yeni makam ve formların ilavesi ile geleneksel uslabun günümüze kadar gelebilmesinde etkili olduğunu vurgulamıştır.

Ayrıca, bu sürecin Selim’in hem icracı hem de bestekar olması, dönemindeki musiki anlayışı ve  bu  dönemde  yaşayan  bestekarların musiki  faliyetlerindeki  ortak birliktelik, onun tarihsel süreç içerisinde ‘‘ekol’’ olarak değerlendirilmesine neden olmuştur. Bu sürecin değerlendirilmesinde, sadece Sultan III. Selim’in musiki anlayışı değil, döneminde yaşayan bestekarlara verdiği destek ve bu bestekarların musiki eserlerinin payı büyüktür.

Döneminde terkib edilen Acem-Kürdi, Evcara, Ferahfeza, Muhayyer-Kürdi, Saz-i Dil, Şevkefza, Tahir-Baselik, Neveser, Ferahnak, Saznak gibi makamlarla, Türk musikisi, en feyizli ve en doruk şöhretini yaşamıştır. Yine bu dönemde Dini musiki’ deki üretkenlik, önceki döneme göre bir hayli dikkat çekici olmakla beraber, bestekarların günümüze gelen dini formdaki eserleri, önceki dönemlere göre artış göstermektedir.

sultan-3-selim-24-aralik-1761-28-temmuz-1808-28-osmanli-padisahi-107-islam-halifesi-2
Sultan 3. Selim TUGRA, Arması Simgesi. 20. İslam halifesi ve 31. Osmanlı padişahı. Babası Sultan 3. Mustafa, Annesi Mihr-i Şah.

Musiki açısından göstermiş olduğu en reformcu hareket, yeni makam terkiplerinin yapılması ve Türk musikisi’nin uzun ve klasik formlarının yanı sıra, beste formlarının ve usallerinin yeni bir anlayışa göre yorumlanıp, form açısından küçülmesine vesile olduğudur. Bu, en çok Şarkı formunda görülmektedir. III. Selim Ekolünde yetişen pek çok bestekarın da Şarkı formunda 400 kadar eser verdiği, Selim’in sanat anlayışının diğer bestekarlara yansımış olduğunun bir göstergesi olduğu düşünülebilir.

Şarkı formunun yanında Köçekçeler ve Tavşancalar da rağbet gören formlar arasındadır. Bestelenen bu küçük formlu eserler, çeşitli şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Bu eserlerin bir kısmı terennümsüz bir Beste veya Ağır Semai ağırlığında olup, icrası oldukça zor, bir kısmı ise ritmik ve melodik unsurları sade ve anlaşılır bir şekilde bestelenmiş, fevkalade güzel eserlerdir.

Şarkı formunu, daha sade ve kolay anlaşılabilir olarak bestelemesinin nedeni, musikiyi daha geniş kitlelere yaymak ve daha popüler hale getirmek isteğidir. 18 kadar Şarkı bestelemiş olan III. Selim’in, popülerleşme sürecinde bu eserleri bestelerken, sanat anlayışı ve duygulara hitab edilebilirliği açısından kendinden ödün vermemiş olması ve halkın ortak duygularına tercüman olması, eserlerinin kendinden sonraki dönemlerde de aynı feyizle, aynı ortak hislerle dinlenilebilmesi, kudretinin, aklının ve zekasının bir ürünü olarak değerlendirilebilir. Bu sayede, eserleri günümüzde bile Türk musikisi’nin en kudretli, en başarılı örneklerinden kabul edilmekte ve halen icra edilmektedir.

Nizam-i-Cedid Askerleri Sultan 3. Selim TUGRA, Arması Simgesi. 20. İslam halifesi ve 31. Osmanlı padişahı. Osmanoğlu soyu
Nizam-i-Cedid Askerleri Sultan 3. Selim TUGRA, Arması Simgesi. 20. İslam halifesi ve 31. Osmanlı padişahı. Osmanoğlu soyu

Sultan 3. Selim Ekolü içinde yer alan bestekarların musiki anlayışları ve temayülleri birbirinden farklılık göstermektedir. Sadullah Ağa, Zeki Mehmed Ağa, Vardakosta Ahmed Ağa, Abdülbaki Nasır Dede gibi bir kısım bestekarlar geleneksel tavır ve uslabu izlemiş ve bu yönde eserler vermiştir. Numan Ağa, Abdi Efendi, Rıza Efendi, Tahir Ağa gibi kimi bestekarlar da Şarkı, Tavşanca ve Köçekçe formlarında eserler vermişlerdir. Dede Efendi ve III. Selim gibi hem geleneksel anlayışı takip eden, hem de yeni form ve usallerde eserler veren bestekarlar bulunmaktadır.

Bu musiki anlayışların gösterdiği farkların yanında Fasıl bestekarlığı’nda da farklı değişimler söz konusu olmuştur. Bir fasıl besteleneceği zaman ortak musiki tavır ve uslaba sahip, musiki birlikteliği olan ve aynı musiki fikrine sahip bestekarların birlikteliğinden doğan ‘‘Ortak Fasıl’’ besteleme geleneği yine bu dönemin belirgin özelliğidir .

Yenilikçi bir Padişah ve bestekar olarak, yaşadığı sürece yeniliklere açık olmuş ve bu reformcu kişiliğini yaptıkları ile paralel olarak her alanda sergilemiş olan Sultan III. Selim’in, musiki’deki üretkenliği ve musiki’ye olan katkıları yadsınamayacak kadar büyüktür. Bunların en önemli olanlarından bir tanesi; döneminde bestelenen eserlerin günümüze intikalini sağlamak amacıyla, bir kısım muzikolog niteliğindeki müzisyenlere, bir takım nota yazısı geliştirmeleri için teşvik ve önerilerde bulunmasıdır.

Bu nota yazım sistemleri ile bestelenen şaheserlerin ve terkib edilen makamlardan yapılan eserlerin notaları, farklı form arayışlarının ifadesi olarak birçok eserin muhafazası, musikimizin zenginleştirmiş yanının ifadesi olarak günümüze kadar gelebilmiştir. Bu, Selim’in bilinçli bir hizmetin göstergesidir. Bunları şöyle sıralamak mümkündür.

Hamparsum Limonciyan Osmanlı Musiki Nota Yazma Sistemi

Hamparsum Limonciyan Osmanlı Musiki Nota Yazma Sistemi
Hamparsum Limonciyan Osmanlı Musiki Nota Yazma Sistemi

Hamparsum Limonciyan, Selim’in teşviki üzerine kendi adını taşıyan nota sistemini bulmuştur. Bu nota sisteminin en bariz özelliği, her sese karşılık bir işareti olması ve notanın soldan sağa doğru yazılmasıdır . Bu nota sistemi ile ilgili Yılmaz Öztuna, şu bilgileri vermektedir .

‘‘Bir sekizli şöyledir; re, bakiye diyezli re, mi, fa, bakiye diyezli fa, sol, bakiye diyezli sol, la, bakiye diyezli la, koma bemollü si, si, do, bakiye diyezli do, re. Her ses, bir takım Ermeni harflerinden ilham alınarak yapılmış harflerle gösterilir. 4’lük için iki nokta, 2’lik için tek nokta, 1’lik için uzunlamasına küçük çizgi, 8’lik için iki tane böyle çizgi, 16’lık için bir küçük yuvarlak, 32’lik için iki küçük yuvarlak kullanılır; bunlar, ait oldukları sesin üzerine işaret edilir. Üstüste iki nokta usal çizgisi, dört köşe teşkil edecek surette konulan dört nokta da çifte çizgi hizmetini görür. Noktalı birlik ve noktalı 8’lik için de iki işaret mevcuttur. Sükat işaretleri ise, birbirine benzeyen şekillerden yapılmıştır’’.

Gerek nota yazısı ve gerekse nazariyat konusunda daha önceden yapılan çalışmaların yetersizliği ve eksikliğinden dolayı, Selim, Abdülbaki Nasır Dede’ye bu husasun sonuçlanması emrini vermiş ve Abdülbaki Nasır Dede iyi bir çalışmayı müteakiben 1794’de ilk eserini kendisine sunmuştur.

Humbarıcılar - Osmanlı askerleri 3. Selim Dönemi
Humbarıcılar – Osmanlı askerleri 3. Selim Dönemi

Tedkik u Tahkik adını verdiği eserinde 136 makam ve 21 usalün tarifi bulunmaktadır. Sultan III. Selim’e sunulan bu eser, Sultan’ın takdirini kazanmıştır. Yine Selim’in isteği üzerine, yeni terkib edilen makamlar da bu kitaba eklenmiş ve böylece 1795’de kitap yeniden düzenlenmiştir.

Abdülbaki Nasır Dede’nin yazmış olduğu bir diğer kitap ise ‘‘Tahririye’’ adını taşır. Bu kitabın temelini teşkil eden temel unsar Ebced notasını yeniden yorumlamasıdır. Bugün kullandığımız sisteme kadar en iyi musiki nota yazısının Ebced Notası olduğunu öne süren Öztuna, Tahririye’de bu notanın izahının yapıldığını ve biri Ayin-i Şerif olmak üzere 4 eserin notaya alındığını belirtmiştir. Bu nota yazım sisteminin ilk sekizlisinde 18, ikincisinde 17 ses olduğunu ve bu ses sahasının yegah ile tiz hüseyni arasında olduğunu belirtmiştir .

Musıki ilmine vakıf olmasının yanında, Mevleviliğe olan hürmeti ve bestekarlara, Dini formda eserler üretmeleri için teşvik ve iltifat göstermesi, Selim Ekolü’nün bir parçası niteliğindedir. Mevlevilik felsefesine ve ruhuna sahip olan bestekar, Dini musiki’dede bestekarların sanat anlayışlarının yenilik ve güzelliğe açık bir yorumla doruğa ulaşmasını sağlamıştır. Bu dönemden elimizde 15 kadar Mevlevi Ayin’i bulunmaktadır

CEVAP VER