Sultan III. Selim Islahat-Reformları ve Nizam-ı Cedit Askeri Birliği
XVIII. yüzyıldan başlayarak, yakın çağların başına gelinceye kadar yapılan ıslahat çalışmalarında Batı toplumlarının tesiri görülmektedir. Osmanlı Devleti, teşkilat ve zihniyetiyle Batı’nın Hıristiyan medeniyetinden tamamen farklı idi. Viyana bozgunundan itibaren de bu medeniyetin belli başlı devletlerine yeniliyordu. Bu sebeple Osmanlı Devleti’nin Batı’nın kurallarını benimsemesi oldukça güç idi. Bu güçlüğü takdir eden III. Selim, yapacağı ıslahatı devletin malı yapmak istedi ve devlet adamlarından ıslahat hakkındaki düşüncelerini layihalarla bildirmelerini ferman buyurdu.
Avrupa’nın ileriliğine, üstünlüğüne inanan III. Selim, devletin iyileştirilebilmesi için Avrupa’yı tanımaya karar veriyordu.
Nizamı Cedi terim olarak ilk defa Fazil Ahmet Paşa tarafından devi düzen için kullanılmıştır. Dar anlamıyla Nizamı Cedit III. Selim devrinde Avrupa usulünde yetiştirilmek istenen talimli askeri anlatır. Geniş anlamda ise, III. Selim’in Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmak, ulemanın nüfuzunu kırmak, Osmanlı Devleti’nin Avrupa’nın ilim, sanat, ziraat, ticaret ve medeniyette yaptığı ilerlemelere ortak yapmak için giriştiği yenilik hareketlerinin bütünüdür. Padişahın emri üzerine, yirmi iki devlet adamı padişaha layiha sunmuştur. Layihaların ağırlık noktasını askeri alanda ıslahat teşkil ediyordu.
Eğitimde ve öğretim sahasında ıslahatçı ekip medreseyi kendi haline bırakıp ordu ihtiyaçlarını karşılamak üzere teknik öğretim kurmaya çalıştılar. Daha önce “Mühendishane-i Berr-i Hümayun” kurulmuştur. Fransa, İsveç ve İngiltere’den uzmanlar getirilmiş, Fransızca Mühendishane-i Berr-i Hümayun’da mecburi ders olarak okutulmuştur. Çünkü Fransa o devirde askerlik alanında en ileri devlet idi. Ordu ve donanmanın işine yarayacak önemli kitapların Türkçe’ye çevrilme sine ve bastırılmasına önem verilmiştir.
İdare, siyaset ve diplomasi alanlarında yenilikler yapılmıştır. Anadolu ve Rumeli 28 vilayete bölünmüş ve vezirlerin sayısı buna göre tespit edilmiştir. Ehliyetsiz, derebeyi ve ne idüğü belli olmayan kimselere vezirlik verilmemesi, devletin güvenini kazanmış kimseler den vezir tayini kanunname ile sınırlandırılmıştır. Vezirlerin memuriyet yerlerinde en az üç, en fazla beş yıl kalmaları uygun görülmüştü.