Fâtih’ten beri 4 asır boyunca kullanılan Topkapı Sarayı’nı terk edip, Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırarak, değişimi saraydan başlatan ufukların sultanı.
Birçok ilk’e şâhit olunan saltanat yıllarında, ilk banka, ilk kâğıt para ( kâimei mu’tebere ), ilk telgraf, ilk tren, ilk vapur işletmesi ( şirket-i Hayriye ), ilk batı üslûplu saray ( Dolmabahçe ), ilk opera, ilk tiyatro, ilk balo, ilk devlet yıllığı, ilk yurt gezisi gibi müspet ilklerin yanında, ilk dış borçlanma, ilk ekonomik buhran ( kriz ), ilk toplu protestolar gibi menfî ilklerin de yaşandığı bir ilkler dönemiydi Abdülmecid dönemi.
İlk defâ fotoğrafını çektiren ve Avrupa nişanları takan ilk Osmanlı pâdişahı Sultan Abdülmecid’dir. Yetenekli çocukların Avrupa eğitimi almaları için Pâris’te Mekteb-i Osmânî açılması da yine Sultan Abdülmecid dönemine âit bir hâdisedir.
Batı kültürüne de oldukça hâkimdi. Fransızcayı ana dili gibi konuşabiliyordu. İstanbul’da, yabancı elçiliklerde düzenlenen balolara pâdişah ve devlet ricâli katılırken Avrupa şehirlerindeki Osmanlı elçiliklerinde verilen balolara da o ülkenin krâliyet âilesi katılıyordu. Halbuki, o zamâna kadar bir Osmanlı pâdişahını, yabancı misâfirler, diplomatlar ve hele prenseslerle yan yana görmek vâkî değildi. Fakat Sultan Abdülmecid, sarayındaki suâre ve resepsiyonlarda, yabancı sefâretlerdeki balolarda yabancı diplomatlarla bir arada bulunmakta bir mahzur görmüyordu. Bu durum hâliyle Avrupa basınında boy boy resim ve fotoğraflarla yer alıyordu. Avrupa dergilerinin kapağında ilk kez resmi basılan pâdişah, yine Abdülmecid’dir.
Güzel sanatlara ve resme de hak ettiği değeri vermiş, batılı ressamlara Osman Gâzi’den başlayarak pâdişahlar şeceresi ya da tasvîr-i hümâyun denen Osmanlı sultanlarını toplu halde gösteren tabloyu çizdirmişti.
Vapur işletmeciliğini başlatarak boğaziçinde sayfiye yaşantısını canlandırmış, maârif nezâretini (Millî Eğitim Bakanlığını) kurmuş, bugünkü anlamda Dârülfünûn (Üniversite) binâsının yapımını başlatmış, köle ticâretini yasaklayarak esir pazarını yıktırmış, Devlet-i Aliye-i Osmâniye vatandaşlarına ilk defâ kimlik belgeleri çıkartmıştı.
Tanzîmât fermânıyla, can ve mal güvencesi, mülkiyette tasarruf hakkı, verginin kazançla orantılanması ve yargısız infazların sona ermesi gibi kurallar getirmişti. Mahkemesiz, siyasal îdam cezâlarını ilk defâ kaldıran da Sultan Abdülmecid’dir. Gülhâne’de okunan hatt-ı hümâyuna, kendisinin dahi uyacağına dâir Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dâiresi’nde Kur’an’a el basarak yemin etmişti.
SON 4 PADİŞAH’IN BABASI
Bezmiâlem, Büyük Mecidiye, Küçük Mecidiye ve Hırka-i Şerif Câmilerindeki hat yazılarını, 4 halîfenin isimlerinin bulunduğu levhâları, bizzat kendi elleriyle yazmıştı. Bu câmiler hâlen, pâdişahın imzâsını taşıyan paha biçilmez hat levhâlarıyla süslüdür.
Osmanlının son 4 pâdişahı kardeştir ve Abdülmecid’in çocuklarıdır. Çocuklarının eğitimine fazlasıyla önem veren pâdişah, onların İslâm kültürüyle mücehhez bir şekilde yetişmelerini sağlarken, batı kültüründen uzak kalmalarını da istememişti. Çok pasif gibi zannedilen Sultan Vahdettin dahi, İslâm hukukunu çok iyi bilen bir fıkıh âlimi olmanın yanında, şiirleri ve besteleri dahi olan bir pâdişahtı. Ve Abdülmecid’in en kenarda kalmış oğluydu.
Osmanlı Devlet-i Aliyesi’nin gücünü kaybettiği ve batılı devletler tarafından “Hasta Adam” olarak nitelendirildiği dönemlerde, îtibar ve saygınlığımızı yeniden kazanmak ve Osmanlının heybetini batıya yeniden göstermek amacıyla yaptırmıştı Dolmabahçe Sarayı’nı. Lâkin 13 sene sabırla, tamamlanmasını beklediği sarayında ancak 5 yıl kalabilmiş, daha sonra verem hastalığından Ihlamur Kasrı’nda vefât etmişti.
Atalarından en çok Yavuz Sultan Selim’i sevdiğinden, vefâtından sonra mezarının Yavuz Selim Türbesi hazîresinde olmasını vasiyet etmiş, Yavuz Sultan Selim’e saygısı sebebiyle de kendi türbesini daha küçük ve daha kısa yaptırmıştı.
HER ALANDA YENİLİK
Topkapı Sarayı’nın son köşkü olan Mecidiye Kasrı, Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılmış fakat kendisi de dâhil hiçbir pâdişah tarafından hiçbir zaman kullanılmamıştır. Şu an Konyalı Lokantası ismiyle hizmet veriyor.
Dolmabahçe Sarayı ile başlattığı İstanbul’u geliştirme, güzelleştirme ve modernleştirme faaliyetlerini, Küçüksu Kasrı, Ihlamur Kasrı, Kuleli Süvâri Kışlası ( Kuleli Askerî Lisesi ), Büyük Mecidiye, Küçük Mecidiye, Teşvîkiye ve Hırka-i Şerif Câmileri gibi (Bu câmi, Kudüs’teki Kubbetüssahra modelinde yapılmıştı) nice zarif şâheserlerle devâm ettirmiş, Pâyitaht İstanbul’u baştan başa âbidevî eserlerle donatmıştı. Taksim’den Mecidiyeköy’e ( bu yüzden semtin ismi Meciyeköy oldu ) yeni yerleşim yerleri açan ve Teşvîkiye Câmii’ni yaptırarak bu semte yerleşmeyi teşvîk eden de yine O’dur. Teşvîkiye’deki 2 anıt taşın üzerinde hâlen Osmanlıca şu beyit yazılıdır:
“Eser-i Avâtıf-ı Mecidiye
Mahalle-i Cedîde-i Teşvîkiye”
(Abdülmecid’in karşılıksız yardımseverliğinin eseri, yeni Teşvîkiye Mahallesi)
1850 yılında Taif vapuruyla bir yurt gezisine çıkmış, Rodos ve Girit adalarına kadar gitmişti. Bu esnâda halkın ve yöneticilerin dertlerini dinleyerek, çözüme mâtuf fermanlar vermiş, tedbirler almış, müesseseler yaptırmıştı.
Edirne-Karaağaç yolunda Meriç üzerine yaptırdığı Mecidiye Köprüsü hâlen sapasağlam durmaktadır.
Yönetimde de bir çok yenilikler ve değişiklikler yapılmış, bir zamanlar paşa kapısı denen Bâbıâlî ( sadâret makâmı ) merkezî karar mahalli hâline gelmişti.
17. ve 18. yy larda pâdişahın vefâtıyla haremde gözetim altında tutulan şehzâdeler ölüm, korkusuyla yaşarlardı. Sultan Abdülmecid bu uygulamaya da son vermiştir.
2. Mahmut döneminde İtalyan Donizetti Paşa’nın kurduğu mızıka-i hümâyun, Sultan Abdülmecid zamânında Guatelli Paşa’nın yönetiminde devâm etmişti.
Tüp geçit projesi Abdülmecid’indi
Anadolu’da ilk demiryolu yapımı, Sultan Abdülmecid devrinde İzmir-Aydın arasında başlamıştı. İstanbul’da asırlardır devâm eden kadılık yönetiminden belediye yönetimine bu pâdişah döneminde geçilmiş, ilk belediye dâiresi olan Beyoğlu ( 6. dâire ) yine bu dönemde kurulmuştu.
İstanbul Boğazı’nda ilk tüp geçit projesi olan Sarayburnu-Üsküdar arasına yapılacak olan Tünel-i Bahri (Tüp Geçit) Sultan Abdülmecid’e âitti. Yani şimdilerde halen inşası süren tüp geçit, Sultan Abdülmecid’in projesiydi. Galata Köprüsü’nü ilk yaptıran da Sultan Abdülmecid idi.